10 Mart 2016 Perşembe

FİLM ÖNER-Mİ-YORUM/ PREDESTINATION

Bilimkurguyu çok severim. Karışık senaryoların hastasıyım. Sürpriz sona ise taparım. Bu üçü de "Predestination" da var ancak ben bu filmi hiç mi hiç sevmedim. İMDB puanı 7 nin üstünde olan bu filmi büyük beklentilerle seyrettim ama bırakın harika vakit geçirmeyi, hayatımın en sıkıcı 1,5 saatini geçirdim nerdeyse. Nesi sıkıcıydı derseniz, farklı bir konu işlemek adına yapılmış en zorlama senaryoyu ortaya koymuşlar. Bazen çok sıradan bir konu bile çok sıradışı çekilebilir. Yani sıradışı bir iş ortaya koymak için sıradışılığı abartmanın sürrealistliğin dibine vurmanında çok gereği yok. Bence en büyük hatayı bu noktada yapmışlar.  İşte filmin künyesi;



Filmin konusu;

Film zamansal ajanımızın Fiyasko Bombacısı olarak bilinen ünlü bir teröristi aramasıyla başlıyor. Fiyasko Bombacısı, binalara bombalar kurup yüzlerce insanın ölümüne sebep olan bir teröristtir. Ajanımız bombanın patlamısını engellemiş ama oluşan küçük patlamada yüzü tanınmaz hale gelmiştir. Fiyasko Bombacısı kaçmış ama zamansal ajan bilinmeyen bir kişinin yardımıyla zaman makinesiyle 1992 yılına gitmiştir. Ajan yüz ameliyatı olmuş şekilde uyanır. Bu ajan gizemli bir departman için çalışmaktadır ve bu departman Fiyasko Bombacısını yakalamak için zamanda yolculuklar yapan ajanlarla patlamaları önlemeye çalışmaktadır. Fiyasko Bombacısı 1975 yılında New York'ta yaptığı bir patlamada 11.000 insanın ölümünden sorumludur.
Ajan iyileştikten sonra son bir görev verilir. Ajan, keman çantası görünümünde bir zaman makinesiyle 1970 yılına geri dönüp New York'ta barmen olarak çalışmaya başlar ve bara gelen bir adamla sohbet etmeye başlar. Adamımız bir köşe yazarıdır ve rumuzu Evlenmemiş Annedir. Barmen ve Evlenmemiş Anne bir şişe likörüne iddiaya girmişlerdir. İddia, eğer Evlenmemiş Anne'nin hikâyesi barmenin hayatında duyduğu en iyi hikâye olursa Evlenmemiş Anne bir şişe likörü kazanacaktır.
Evlenmemiş Anne küçükken aslında bir kız olduğunu ve isminin Jane olduğunu söylemiştir. Çocuk esirgeme kurumunda hayata başlayan Jane, diğer kızlar gibi olmadığını, kavgacı ve güçlü olduğunu hatta erkekleri dövebildiğini ve aynı zamanda diğer insanlardan daha zeki olduğunu anlatır. Space Corps adlı bir kuruma girmek istediğini ve bunun için testlere girdiğini anlatmıştır. Bu testlerde doktorlar Jane'in hem erkek hem dişi organlarına sahip olduğunu öğrenmiştir ama Jane'e söylememişlerdir. Bu test sonucunda Jane'e testleri geçemediğini söyleyip kurumdan uzaklaştırmışlardır. Jane bundan sonra hayatına baştan başlayıp Cleveland'a taşınmış, sabahları bir restorantta çalışıp geceleri nezaket okuluna gitmiştir. Bir gece dersten çıkarken bir yabancıya çarpmış ve tanışıp aşık olmuştur. Bu sırada yıl 3 Nisan 1963'tür. Jane barmene o zamana kadar ona aşık olan ve değer veren ilk kişinin o yabancı olduğunu söylemiştir. Fakat yabancı bir gün Jane'i terk edip bir daha geri dönmemiştir. Bu ayrılıktan belli bir zaman sonra Space Corps şirketinde yetkili abilerden biri olan Bay Robertson, Jane'e "Biz aslında uzay bilimleri için değil, fiziksel özellikleri güçlü insanları bulup onları eğitmek için varız." demiştir. Ama şirketin bir prensibi vardır ve bu "Geçmişinizle ve geleceğinizle bağınız olmamalı."dır. Jane ise yabancıyla çıkarken onunla beraber olmuş ve hamile kalmıştır. Jane yine yalnız kalmıştır ve 9 ay sonra bebeğini doğurmuştur. Doğumdan sonra doktorun biri Jane'in yanına gelip doğumun başarılı olduğunu ama doğum sırasında Jane'in vücudunda anormal bir şeylerin olduğunu ve operasyon yaptıklarını, bunun yüzünden Jane'in hayatına artık erkek olarak devam etmesi gerektiğini öğrenir. Bu arada bilinmeyen birisi Jane'in kızını kaçırır. Jane bu olaylardan sonra yazar olup rumuzunu Evlenmemiş Anne yapar. Jane bir şişe likörü kazanır ama barmen hızlı bir şekilde Jane'in yeni isminin John olduğunu söyler ve başka bilgiler daha verir Jane'in geçmişi hakkında. John, barmenle beraber barın alt katına giderler. Bu sırada barmen aslında Bay Robertson için çalıştığını söyler. Barmen John'a onu terk eden adamı öldürmek isteyip istemediğini sorar ve "Evet, öldürmek istiyorum." yanıtını alır. Ardından barmen John'a kendisiyle 1963 yılına gelip Fiyasko Bombacısını öldürmesini ve ardından terk eden adamın yerini söyleyeceğini söyler.
Zaman makinesiyle 3 Nisan 1963 yılına giderler. Gittikleri yer Cleveland'dır. Barmen, Fiyasko Bombacısını öldürmek için John'dan ayrılır. Barmen Fiyasko Bombacısının olduğu yere gider ama patlamayı tam olarak engelleyemez. Ondan önce başkası engellemiştir ama engelleyen kişinin yüzü yanmıştır. Barmen ise bu engelleyen kişiye yardım edip zaman makinesiyle kurtulmasını sağlamıştır. John ise Cleveland Üniversitesi'ne gider ve Jane ile tanışır. Jane, John'un geçmişteki halidir. Jane, John'a aşık olur ve birlikte olurlar. John geçmişteki kendisini terk eder ve bir süre sonra Jane hamile olduğunu anlar. Bu arada barmen 9 ay sonrasına gider ve Jane'in çocuğunu kaçırır ve çocuğu 1945 yılına götürüp yetimhaneye bırakır. O küçük çocuk büyüyüp Jane/John olur. Yani Jane kendisinin anne/babası'dır. Bu arada John, Jane'i terk ettikten sonra Bay Robertson için çalışmaya başlayıp zamansal ajan olur ve Fiyasko Bombacısını yakalamaya çalışır. Bir süre sonra Fiyasko Bombacısını bulur ve yapacağı patlamayı durdurur ama bu engelleme sırasında yüzü yanmıştır ve bunun sonucunda yüz ameliyatı olmuştur. Barmen/Ajan 1975 yılına gidip Fiyasko Bombacısını kuru temizlemecide bulmuştur ve onun kendisinin yaşlı hali olduğunu anlar ve bir süre konuştuktan sonra kendi yaşlı halini vurur. Yani Jane hem John hem Barmen hem Fiyasko Bombacısı hem kendisinin anne/babası hem de kendisinin çocuğudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder